top of page
  • Pelen Psikoloji null

Değişmesini ya da Değişmemesini İstediklerimiz

Değişim; üzerine ne çok konuşulan, uğruna ne emekler verilen bir kavram. Değişimi tanımlarken, kişinin neyi değiştirmeye çalıştığı da kişiyi tanımlamaya giden bir yol. İnsan bazen partnerini, bazen başka insanları, bazen de arabasını değiştirmeye çalışır. Her birinin altında yatan motivasyon eğer kişinin kendi gerçekliği ile uyumlu değilse, kişi en sonunda kendisini değiştirmeye mecbur kalır. Ancak bunu fark etmeden önce başka başka değişim arzularının yollarından geçmesi gerekebilir.


kendine yolculuk yapan kişi

Her insanın kendisi olarak kabul edilme, güvenli ve doyurucu ilişkilere sahip olma ihtiyacı vardır. Kişinin bu ihtiyacı karşılanmadığında gelişebilecek terk edilme, duygusal yoksunluk, güvensizlik/kötüye kullanılma, kusurluluk şemaları sonucunda sürekli partner değişikliğine gitme ihtiyacı hissedebilir. Değiştirdiği her yeni partnerin kendini asla terk etmeyecek, ihtiyaç duyduğu duygusal yakınlığı sağlayacak, onu istismar etmeyecek ya da kusur ve eksikliklerini görse de onu sevmeye devam edecek biri olacağını umsa da durum tam tersi olur ve bu şemalar kendini tekrar eder. Çünkü en başında kendisini sevilebilir, koşulsuz kabul görebilir, değer ve saygıyı hak eden biri olduğuna inanmadığı için sürekli değiştirdiği partnerler de bu inancı değiştirmez.


Özerklik ve yetkinlik ihtiyacımız karşılanmadığında ise ortaya çıkan bağımlılık, dayanıksızlık, iç içe geçme, başarısızlık gibi şemalar kişiyi başkalarının yardım ve desteklerine muhtaç hale getirebilir. Küçük bir çocuk yürümeyi yeni öğrendiğinde dış dünyayı keşfin heyecanındayken hayattaki en önemsediği varlığın gözlerinde kaygıyı gördüğünde, keşiften ve dış dünyaya açılarak uzaklaşmaktan kendi de korkmaya başlar. Ayrışamadığında, çaresizlik duygusu baskın gelir ve başkalarının yargılarına bağımlı hale gelir; hangi ayakkabıyı alacağı, hangi romantik partneri seçeceği, hangi yemeyi sipariş edeceği, gibi soruları sorduğu kişiler ya da kendisine “başarısız” olduğunu ispatlayan işler değişir ancak kişinin kendi kararlarına ve yetkinliğine olan güvensizliği değişmez.


kendini arayan kişi

Çocukken ihtiyaç duyduğumuz diğer bir alan ise sağlıklı sınırlar ile doğru rehberliktir. Kişide eğer bu ihtiyaç karşılanmadıysa kendi hedeflerine bağlı kalıp öz disiplin gösterme, başkalarının haklarına saygı duyma ve gerektiğinde sağlıklı bir şekilde iş birliği yapma gibi beceriler gelişmez. Bunun sonucunda oluşabilecek haklılık şemasının yön vermesiyle kişinin davranışlarını kontrol etmek istediği kişiler değişse de odak hep başkalarının davranışlarındadır. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığında oluşabilecek diğer bir şema olan yetersiz öz denetim şemasında ise kişinin rahatsızlıktan ve sorumluluktan kaçma yolları değişiklik gösterse de temelde içsel sınırları belirleyememenin zorluğu yatar.


Diğer bir evrensel ihtiyacımız ise ihtiyaç ve duygularımızı ifade özgürlüğüdür. Bir bebekken dahi ihtiyaçlarımızı en uygun şekilde ifade edebilmek bizim için önemlidir. Bir bebeğin ağlama şeklinin karnı açken farklı, altının alınmasını isterken ya da bakım vereninin ilgisini arzularken farklılaştığını gözlemleyebiliriz. Ancak duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı ifade ediş şeklimizin kabul görmediği bir çevrede büyüdüysek boyun eğicilik, kendini feda gibi şemalar geliştirebiliriz. Boyun eğicilikte teslim olduğumuz kişiler değişir; ancak çatışmadan kaçma arzumuz hep aynıdır. Kendini feda şemasında ise kendi ihtiyaçlarımızın önüne koyduğumuz öncelikler değişse de kendi ihtiyaçlarımızın karşılanmamasının getirdiği öfke ve hayal kırıklığı sabittir.


Şema terapide tanımlanan son duygusal ihtiyaç kümesi ise kendiliğindenlik ve oyundur. Çocuklar o kadar yaratıcı oyunlar oynarken, yetişkinler olarak bizler bazen şaşarız. Ancak bu yaratıcılığın ve otantikliğin baskılandığı çevrelerde büyüyen kişiler haz ve rahatlamanın önüne görevleri, kuralları ve performansı koyabilir. Karamsarlık şemasında kişinin felaketle sonuçlanacağını düşündüğü senaryolar değişir; duyguları bastırma şemasında utançtan ve reddedilmeden korunmak için ifade edilmeyen duygular değişir; yüksek standartlar şemasında mükemmeliyetçi hedefler değişir; cezalandırıcılıkta cezayı “hak ettiren” davranış değişir ancak temelde kişinin özgün davranışlar sergilemesini baskılayan görev odaklı ve kontrolcü tutum aynıdır.

içsel yolculuk yapan kişi

Tüm bu çocuklukta karşılanmayan ihtiyaçları sonucunda kişi yetişkin olduğunda da çocukken bu ihtiyaçlarının

karşılanmamasının oluşturduğu hayal kırıklığı, üzüntü ve öfke ile baş edebilmek için geliştirdiği baş etme mekanizmalarını sürdürebilir. Farkında olmadan değiştirmek istemediği, tanıdık olduğu için konforlu olan ihtiyaçlarına karşılık bulamadığı o hal aslında değişimi engelleyen davranışlarla sürebilir. Ancak kişi gerçek konforu, duygusal ihtiyaçlarının fark edilmesi ve karşılanması sonucunda elde edebileceğini ve buna hakkı olduğunu anladığında işlev bozucu tüm döngülerini değiştirmeye cesaret edecek ve buna değer olduğunu görecektir.


Uzm. Klinik Psikolog Semanur Konuk Düzgün




Pelen Psikoloji uzman kadrosuyla Kurtköy, Pendik bölgesinde bireysel psikoterapi, online psikoterapi, çift-eş terapisi, ergen terapisi, kurumsal danışmanlık ve psikolojik testler hizmeti vermektedir.








41 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page