top of page

Ee Ne Oldu Şimdi, Ayrılıyor Muyuz?

  • Pelen Psikoloji null
  • 30 Ağu
  • 3 dakikada okunur

Bir romantik ilişki düşünelim. Bu ilişkide güzel, keyifli, huzurlu anlar kadar zaman zaman çatışmalı, fikir ayrılığı yaşanan zamanlar da olsun. Çatışma anlarında partnerlerden biri, ya da her ikisi de en ufak tartışmada ilişkinin sonu geldiğini düşünerek daha da gerilmeye ve belki de kaygılanmaya başlamış olsun. Duygular yoğunlaştıkça ayrılık düşüncesi daha da yoğunlaşan kişi; ayrılıktan kaçınmak için durum üzerine konuşmasın, bu kaçınma da var olan kaygıyı daha da arttırmış olsun. Peki bu çiftimiz bu çatışmayı nasıl çözümleyecek? :)


Çatışma, birçok kişi için çıkmaz sokak demek olabiliyor. Çift terapisi seanslarında kişilere çatışmanın ne anlam ifade ettiğini ve ona göre nasıl çözümlendiğini özellikle sorarım. Kapsayıcı, destekleyici, şefkatli ve güvenli bir ilişkide çatışmanın da yeri olduğunu söylediğimde birçok çiftin şaşkınlıkla bana baktığı nice anı hatırlıyorum.

İki farklı kökten, aileden ve yetiştirme tarzından gelen insanın birlikte olmaya başladığı andan itibaren çatışmanın olabileceğini zaten kabul etmek gerekir. Çok yakın köken ve aile dinamiklerinden gelen iki insan dahi olsa bireysel olarak farklı oldukları için bu olasılık halen devam edecektir. Dolayısıyla, çatışmalar aslında ayrılıktan ziyade partnerimizle bu farklılıkları konuşabilmek, hassas yönlerimizi paylaşabilmek, yaralarımızı göstermek (ki yeniden kanamasın) gibi oldukça kıymetli ve cesurca bir paylaşım aracı. Yani, her çatışma ayrılık demek değildir!


Çatışma neden ayrılığı düşündürür?


ree

Doğduğumuz andan itibaren daima bir ilişkilenme halinde oluruz. Öyle ki, Bağlanma Kuramı’nı geliştiren psikanalist ve gelişim psikoloğu John Bowlby, ilişkilerimizdeki bağın beşikten mezara kadar devam eden bir ihtiyaç olduğunu savunur. Önce ebeveynlerimiz, sonra akrabalar, komşular, arkadaşlar vb. tüm

bu ilişkilerden bir şeyler öğreniriz. Duygular nedir, nasıl yaşanır, ne zaman teşekkür edilir, neden ve ne zaman özür dilenir, zor anında birine nasıl destek olunur, kendi ihtiyaçlarımızı nasıl paylaşabiliriz, sınırlarımızı nasıl koruyabiliriz gibi… Tüm bu öğretilerin içerisinde çatışmanın ne olduğu, nasıl ele alındığı ve çözümlendiği öğretisi de mevcuttur.


Kendi ilişkilerimizden öğrendiğimiz gibi başkalarının ilişkisinden de bir şeyler öğreniriz. Örneğin, ebeveynler ilişkilerindeki çatışmayı nasıl çözümler? Ebeveynler diğer ilişkilerindeki çatışmaları nasıl çözümler? Buradaki ipuçları gözlemlenir ve buna göre bir “normal” oluşur. “Romantik ilişkide kadınlar hep alttan alan taraf olur, erkek ise sessiz kalan”, “Romantik ilişkilerde her şey saygı çerçevesinde konuşulabilir”, “Tartışma esnasında çekip gidilir” gibi. Örneklerden anlayabileceğimiz gibi bu “normal” her zaman en işlevsel olanı olmak durumunda değildir. Birer inanç olarak gelişir, bu böyledir diyerek genellenir ve kendini doğrulayabilmek üzere bir kenarda beklemeye koyulur.


Erken dönem ilişkilerimizde yaşadığımız ya da maruz kaldığımız çatışmalarda biri küstüğünde, çekip gittiğinde, iletişimi kestiğinde ya da tüm bunlarla tehdit ettiğinde o kaygılı ortamın tam da ortasında yapayalnız ve çaresiz hissederiz. Bizdeki yansıması ise ilişkinin sonlandığı ya da sonlanabileceği yönünde olur. Özellikle hayatın erken dönemlerinde olan bir biri için bu oldukça tehdit edicidir. Bu sebeple de kişi artık çatışmadan kaçınmaya başlar.



ree


“Kalıcı sorunlarla baş etme konusunda en başarılı çiftler,  bu sorunlar hakkında konuşmayı öğrenmiş çiftlerdir.”

 

John Gottman




Çatışsak da beraberiz!


Literatürden biliyoruz ki, bir ilişkideki çatışmayı çözümleme şekli diğer ilişkilerdeki stratejiyle benzerlik gösteriyor olabilir. Yani, arkadaşımızla yaşadığımız bir çatışmada da partnerimizle olduğundaki gibi ortamı terk ediyor olabiliriz ya da durumu görmezden geliyor olabiliriz. Çift terapisi seanslarında çatışmaların nasıl ele alındığını özellikle çalışırız. Yukarıda bahsi geçen şekilde kişinin diğer ilişkilerindeki çözüm stratejilerini ele almak oldukça önem taşır. Ki böylelikle güncel ilişkiye ışık tutabilsin ve işlevsel olmayan taraflar geliştirilebilsin.


Çift Terapisi seanslarında çalıştığım yaklaşım olan Duygu Odaklı Çift Terapisi (DOÇT), ilişkilerde yaşanan problemleri, çatışmaları içinde sıkışıp kalınan olumsuz döngüler olarak tanımlar. Terapi sürecinde ise bu döngüler keşfedilir, buna sebep olan duygular ve ihtiyaçlar fark edilir, alternatif çözüm becerileri geliştirilmesi hedeflenir.


Başa dönecek olursak, çiftimiz çatışmayı nasıl çözümleyecek?


-Ben’de ne oluyor?: Ne hissediyorum, bedenimde ne oluyor, söylemlerin bende ne hissettiriyor?

-Sen’de ne oluyor?: Ne hissediyorsun, bedeninde ne oluyor, söylemlerim sende ne hissettiriyor?

-Çatışma üzerine konuşarak: Asıl problem ne, çatışmalı hal ne hissettiriyor, aktive olan strateji ne?

-İfade dilini değiştirerek: Eleştirmeden, aşağılamadan, duvar örmeden “Sen zaten şöylesin, hep böyle yapıyorsun” yerine “Böyle olduğunda ben böyle hissediyorum” gibi ben dili ile konuşmak

-Çözümledikten sonra bağı yeniden hatırlayarak: İlişkinin güçlü yanları, özel kılan deneyimler, paylaşılan duygular vb.


Sizin de ilişkinizde çözümlemekte zorlandığınız çatışmalarınız varsa ya da bu süreci daha iyi nasıl yönetebiliriz gibi sorularınız varsa sayfamız üzerinden uzmanlarımızı araştırabilir ve randevu planlayabilirsiniz!

Klinik Psikolog İrem Marangoz


Pelen Psikoloji uzman kadrosuyla Yenişehir Kurtköy Pendik bölgesinde bireysel psikoterapi, online psikoterapi, çift-eş terapisi, ergen terapisi, kurumsal danışmanlık ve psikolojik test hizmetleri vermektedir.

 
 
 

Pelen Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi

©2022, Pelen Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi. İstanbul Kurtköy, Pendik bölgesinde hizmet vermektedir. Kurtköy Psikolog, Pendik Psikolog, Online Psikolog hizmeti alabilirsiniz

bottom of page