Stanford Hapishane Deneyi: Sosyal Roller ve Uyumun Karanlık Yüzü
- Pelen Psikoloji null
- 12 Ağu
- 2 dakikada okunur

1971 yazında, Stanford Üniversitesi’nin bodrum katı sahte bir hapishaneye dönüştürüldü. Psikolog Philip Zimbardo tarafından yürütülen Stanford Hapishane Deneyi, sosyal psikoloji tarihinin en tartışmalı ve en çok ses getiren deneylerinden biri olarak hafızalara kazındı. Bu deney sosyal roller ve uyum davranışının insan üzerindeki güçlü etkilerini gözler önüne serdi.
Psikolojik olarak sağlıklı 24 erkek üniversite öğrencisi rastgele şekilde "gardiyan" ya da "mahkum" rollerine atandı. Mahkumlar evlerinden gerçek polislerce tutuklanıp kimliklerinden soyutlandırılarak hücrelere konuldular. Gardiyanlara ise üniformalar ve mahkumlarla göz teması kurmamaları için yansıtıcı güneş gözlükleri verildi. Aynı zamanda, mahkumların cezaevi ortamına uyum süreçlerinin yürütülmesi ve tutukluluklarının sürdürülmesine ilişkin uygulamaları, belirli sınırlar çerçevesinde hayata geçirme konusunda serbest bırakılmışlardı.
Başlangıçta bir rol yapma çalışması olarak kurgulanan deney kısa sürede bir kabusa dönüştü. Gardiyanlar, mahkumlara keyfi cezalar uygulamaya ve sadist davranışlar sergilemeye başladılar. Mahkumlarda ise yoğun stres belirtileri ve duygusal çöküşler gözlemlendi. İki hafta sürmesi planlanan deney sadece altı gün içinde durduruldu.
Sosyal Roller
Gardiyanlar ve mahkumlar, kendilerine verilen rollere şaşırtıcı derecede hızlı bir şekilde uyum sağladı. Zimbardo’nun kendisi de deneyde "hapishane müdürü" rolünü üstlenerek objektifliğini yitirdi. Bu, durum sosyal rol kavramı ile açıklanır. Sosyal roller, belirli konumlardaki bireylerden o konum nedeniyle beklenen davranış kalıplarıdır. Gardiyan rolündeki katılımcılar "otorite figürü" olmanın toplumdaki karşılığını canlandırırken mahkumlar ise güçsüzlük ve itaatkârlık rollerini içselleştirmişlerdi.
Uyum ve Grup Normları
Gardiyanların davranışları, bilgilendirici sosyal etkinin bir örneğidir. Bilgilendirici sosyal etki, kişinin belirsiz bir ortamda diğerlerinin davranışlarına göre hareket etme eğilimi olarak açıklanabilir. Birkaç gardiyanın sert davranışları norm haline geldiğinde, diğerleri de bu davranışları benimsedi. Grup normları kısa sürede oluştu ve şiddet içeren davranışlar pekiştirildi.
Bireyselliğin Yok Olması
Gardiyanların üniformaları ve gözlükleri onların kimliklerini gizledi. Bu, bireyin kendi değerlerinden ve sorumluluk duygusundan uzaklaşması anlamına gelen bireyselliğin yok olması durumunu ortaya çıkardı. Bu anonimlik durumu, gardiyanların normalde yapmayacakları davranışları daha kolay sergilemelerine olanak tanıdı.

Otoriteye İtaat
Her ne kadar bu deneyin ana odağı olmasa da, otoriteye itaat kavramı da deneyde gözlemlendi. Katılımcılar, açık ya da örtük şekilde araştırmacıların beklentilerine uydu.
Etik Tartışmalar
Stanford Hapishane Deneyi, etik açıdan ciddi tartışmalar doğurdu. Katılımcılar, yaşayabilecekleri psikolojik travmalar hakkında yeterince bilgilendirilmemişti. Zimbardo’nun hem araştırmacı hem müdür rolü etik açıdan sakıncalıydı. Bu deney, psikoloji araştırmalarında etik kuralların daha da sıkılaştırılmasına, özellikle Etik Kurullar ve aydınlatılmış onam gibi uygulamaların yaygınlaşmasına katkı sağladı.
Sonuç
Sosyal psikoloji, bireysel davranışların sadece kişilikle değil, içinde bulunulan bağlam, rol beklentileri ve grup dinamikleriyle de şekillendiğini ortaya koyar. Stanford Hapishane Deneyi de bunun bir göstergesidir; sıradan insanlar sosyal baskı altında dehşet verici davranışlar sergileyebilir. Zimbardo’nun da sonradan söylediği gibi: "İyilik ile kötülük arasındaki çizgi geçirgendir."
Stj. Psikolog Melike Nur Aydın
Pelen Psikoloji uzman kadrosuyla Yenişehir Kurtköy Pendik bölgesinde bireysel psikoterapi, online psikoterapi, çift-eş terapisi, ergen terapisi, kurumsal danışmanlık ve psikolojik test hizmetleri vermektedir
コメント