top of page
Pelen Psikoloji null

Zeytin Ağacı Dizisi Perspektifinden Aile Bağlarının Önemi

Güncelleme tarihi: 19 Eki 2023

Aile geçmişinizde olanlar sizi şu an nasıl etkiliyor diye hiç düşündünüz mü?

Geçmişimiz, aile kökenimiz şu anda bizi biz yapan değerler arasında önemli bir yere sahiptir. Annemiz, babamız, büyükanne ve dedelerimiz ve hatta onların ataları, bu konuda büyük ölçüde rol oynarlar. Bu kadar eski bağların hala bizi etkiliyor olması garip gelebilir ancak bu durum aslında bir açıdan bilimsel olarak kanıtlanmış bir şeydir. Kalıtım, yani fiziki ve psikolojik özelliklerimiz, genler aracılığıyla biyolojik olarak kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır.

Çoğu birey hayatında psikolojik sorunlar ile karşılaşabilir. Bunlar şu anda olduğu ortamda deneyimlediği sosyal ve çevresel faktörlerin yanı sıra, bireyin genetik yapısıyla, içine doğduğu aile ve her biriyle geliştirdiği bağlarla da ilişkilendirilebilir. Çünkü psikolojide her zaman biyolojik, sosyal ve psikolojik özellikler iç içedir.

Travmaların köküne inmek ve altında yatan temel nedenlerin farkına varmak ve bunların kendimize yansıyan kısmını ve aynı zamanda ilişki dinamiklerimizi iyileştirmek için alternatif bir yöntem olan aile dizimi, Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından hayata geçirilmiştir. Bu yöntem ile bireylerin daha mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatlarına devam edebilmeleri için aile karmalarının açılması ve kodlarının çözülmesi amaçlanmaktadır. Ek olarak belirtmemiz gerekir ki, bu yöntemin bilimselliği kanıtlanmamıştır yani deney ve gözleme dayalı somut etkisi bilinmemektedir; fakat dizide bu yöntemin kullanımı ile bireylerin sorunlarını çözdükleri bir tablo resmedilmiştir. Gerçek hayatta ise, hayatımızda birtakım şeyleri bir döngü halinde yaşamaya devam ediyorsak ve bu hayatımızı olumsuz yönde etkiler hale geldiyse, bunun cevabı veya çözümü geçmişimizde bir yerlerde saklı olabilir, bu noktada bilimsel olarak etkisi kanıtlanmış psikoterapi desteği sorunlarınızın çözümünde bizlere yardımcı olabilir.

Zeytin Ağacı dizisinden bahsetmek gerekirse, karakterlerin hayatları travmalarla dolu ve bu travmalar ile yüzleşmedikleri için sorunlarının çözümüne yönelik adımlar atamıyorlar. Ancak aile dizimi yöntemini gerçekleştiren “Zaman Bey” ile karşılaştıktan sonra karakterler için iyileşme süreci birer birer başlıyor.

Dizide bu yöntemi ilk deneyimleyen kişi kanser hastası olan Sevgi. Bir arkadaşının tavsiyesini dikkate alarak Zaman beye gitmek istiyor ve İstanbul’da hastaneye yatması gerekirken Ayvalık’a bu yöntemden faydalanmaya gidiyor. Aile dizimi ile, geçmişindeki en büyük travma olan babasının gözlerinin önünde öldürülmesi ile yüzleşiyor. Aslında Sevgi’nin kanser olmasını bu travma tetiklemiş olabilir çünkü yıllarca bunun psikolojik yükünü; üzüntü, korku duygularını; sevdiğini kaybetme acısını taşımış ve bununla beraber büyümüş. Hastalığında bu duygusal yüklerin etkili olma ihtimali mümkün diyebiliriz; duygusal yüklerin kronik bazı rahatsızlıklar yaşamamızda etkili olabileceğini bugün pek çok araştırma göstermektedir (konuyla ilgili ek okuma önerisi: Kesintiye Uğrayan Çocukluk/ Donna Jakson Nakazawa) . Süreç içerisinde Sevgi’nin değerleri iyiye gidiyor.


Dizinin sonlarına doğru Sevgi'nin hastalığı, annesinin ona düğün gününde geçmişle alakalı bir mektup bırakmasıyla yeniden tetikleniyor. Mektupta gerçek babasının aslında öldürülen adam olmadığını öğreniyor. Sevgi yeniden annesinin bunca yıldır sakladığı sır altında güçsüz duruma düşüyor. Aynı zamanda, annesinin- dizideki adıyla Mukaddes hanımın- kendini geçmiş aile olayları nedeniyle suçlu hissetmesinden dolayı kızının hayatına büyük ölçüde karıştığını, onu kontrol etmeye çalıştığını gözlemleyebiliriz. Örneğin, Sevgi’nin bir ilişkisinin olamaması annesinin onun yanına hiç kimseyi uygun görmemesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Belki de kendisi geçmişinde ilişkiler konusunda çok yıprandığı için kızının da yıpranmasını istemiyor. Bu nedenlerden dolayı anne-kız ilişkisi sürekli bir çatışma halinde.

Diğer bir önemli karakter ise “doktor” Ada. Ada mesleğinin de yansıtmış olduğu özellikler sebebiyle duygularındansa, mantık ile hareket eden bir karakter çünkü duyguların insanları zayıf hale getirdiğini düşünüyor ve sürece inanmıyor. Fakat zamanla arkadaşlarını kırmamak adına bu yöntemi deniyor ve geçmişine ait travmatik yaşantıların farkına varmaya başlıyor. Ada’nın aile geçmişi cinayet, tecavüz, sağlıksız insan ilişkileriyle dolu. Savaş yıllarında anneannesinin ablası Zehra, köye baskın yapanlar tarafından tecavüz edilmiş ve namusunun kirlendiği düşünüldüğü için babası tarafından vurularak öldürülmüş. Dizide büyük dedesinin kızını vururken elinin titremesinin Ada’ya geçmiş olduğu vurgulanıyor, Ada’nın ameliyat yaparken elleri titriyor. Bu durumun kuşaktan kuşağa bilinçaltı bir aktarım olarak resmediliyor.


Bunlara ek olarak, bir diğer önemli nokta ise Ada ve annesinin zayıf ilişkisi diyebiliriz. Ada, babasının hastalığı sürecinde annesinin onları terk etmesi nedeniyle annesine karşı öfke dolu. Halbuki daha sonra öğreniyor ki aslında annesinin çekip gitmesi babasının annesini aldatması ve hatta onlardan gizlediği başka bir ailesinin daha olmasından dolayı. Ada’nın kendi hayatında yaşadığı romantik ilişkiler de benzer sonuçlara sahip; eski sevgilisi Toprak’ın başka bir kadından kızının olması ve eşi Selim’in onu aldatması sonucu kadının hamile kalması ve bebek için bir diğer kadına gitmesi gibi… Ada’nın aile hayatındaki bu ilişki yapısı, bugünkü ilişkilerinde de bir döngü haline gelmiş ve bu ilişki yapısının içinde büyüyen Ada da bilinçaltında ilişkilerin doğasının bu şekilde olduğunu içselleştirmiş. Ada ise en sonunda bu bağlantıların farkına varıp ona küsmek yerine kabullenmeyi seçiyor ve iç dünyasında huzur bulmaya başlıyor.


Son olarak Leyla karakterinden bahsetmek gerekirse, Leyla’yı bu üçlü kız grubunda en neşeli duran, hayatında hep pozitif ve enerjik durmayı seçen biri olarak betimleyebiliriz. Leyla’nın geçmişinde ise bir boğulma travması mevcut. Harp zamanında Girit’te yaşayan büyükannesi Eleni bir Türk’e sığınarak Türkiye’ye kocasının ve çocuklarının yanına gitmeyi amaçlıyor ancak adam tarafından denize atılarak boğulmaya mahkum ediliyor. Dizide, bu yaşantı sebebiyle Leyla'nın denize girme fobisi bulunduğu resmedilmiş. Geçmişinde büyükannesinin boğulduğu anıyı hatırladıktan sonra oğlunun denizde boğulduğunu sanıp hiç korkmadan sevdiğini kurtarmak için denize giriyor ve yüzmeye başlıyor. Gerçekte böyle bir anının fobi ile doğrudan bağlantısı bulunup bulunmayacağı tartışılır olsa da burada Leyla'nın fobisini çözümlemesine yardımcı olduğu gösteriliyor.


Özetle aslında şunu diyebiliriz ki dizideki bu üç ana karakter yaşadıkları problemler açısından psikoterapiden fayda görebilecek karakterler. Psikodinamik psikoterapi, bireylerin geçmişi ve şuanki yaşantıları arasında bir köprü kurmalarına yardımcı olarak, bugün deneyimlerikleri problemlerin kaynaklarını analiz etmeye ve problemleri ile baş etmede yeni kaynaklar keşfetmelerine yardımcı olur. Bu konuya Ada, Leyla ve Sevgi’nin tarafından bakacak olursak üçünün de geçmiş yaşantılarının bugünlerindeki etkilerini anlayarak çözümlemeleri açısından psikodinamik psikoterapiye uygun olduklarını söylemek mümkün. Psikodinamik psikoterapi geçmişlerinden gelen travmatik yaşantıların üzerlerindeki etkilerini anlamlandırarak, bugünleri ve ileriki hayatlarında değişiklikler yapmalarına yardımcı ve hayatlarında ve ilişkilerinde yaşadıkları sorunları gidermeleri için destek olacaktır.


Stj. Psk. Aylin Özyurt


Pelen Psikoloji uzman kadrosuyla Kurtköy, Pendik bölgesinde bireysel psikoterapi, online psikoterapi, çift-eş terapisi, ergen terapisi, kurumsal danışmanlık ve psikolojik testler hizmeti vermektedir.


755 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page