Günümüzde ruh sağlığı alanına olan ön yargıların azalması ve ilginin artıyor olması bizleri mutlu etse de, pek çok danışanımızın ya da danışan adaylarımızın, psikoterapinin nasıl işe yarayacağına dair kafalarında bazı soru işaretleri olduğunu görüyoruz. Bugün bu yazımda, sizler için bu soruyu cevaplamaya çalışacağım, şimdiden keyifli okumalar!
Psikoterapi Nedir?
Psikoterapi süreci, belirli bir süre ve sıklıkta gerçekleştirilen, danışan ve terapisti açısından karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış belirli kurallar içeren ve net bir hedefi olan yapılandırılmış bir süreçtir. Bu çerçeve içerisinde, danışana kendisini bütün şeffaflığıyla açabilmesi ve kendisine tarafsız bakabilmesine yardımcı olabilmek için, yargı, eleştiri ya da suçlamalardan arındırılmış bir ortam sunulur. Bu ortam içerisinde, terapist ve danışan, danışanın problemine ve problemin temellerini oluşturan danışanın yaşam hikayesine, tıpkı bir olayı incelemeye ve çözümlemeye çalışan iki dedektif gibi, birlikte bakarlar.
Terapi süresince, danışan ve terapist arasında gelişen işbirliği sayesinde, danışanın gelişim hikayesinde bugünkü ilişkilerini, hayata ve kendisine bakış açısını olumsuz etkileyen anılar, inançlar ve duygular mercek altına alınır. Terapistin elinde tuttuğu gerçeklik feneri ve bu doğrultuda yaptığı yorumlamalar, yüzleştirmeler ve çeşitli birçok teknik ile, danışan, yeniden öğrendiği bir sürece girer.
Yeniden Öğrenme ve Deneyimlemenin Beyindeki Etkisi
Tıpkı fiziksel yaralarımızın iyileşebilmesi gibi, beyinde de sinir ağlarımız iyileşebilir ya da yeniden bağlantılar kurabilir şekilde bir esnekliğe sahiptir; buna nöroplastisite ismi verilir. Yetişkin beyni ve düşünme biçimi ile, çocuklukta yaşanan anılar, duygulanımlar ve kendiliğe ve diğer insanlara dair inançlar, tarafsız ve gerçekçi bir bireyin varlığında (terapist) tekrardan ele alınır ve bu sayede çocuklukta oluşmuş yanlış öğrenmeler ve bunlara bağlı duygulanımların değişebilmesine alan açılır. Bu yeni öğrenmeler ve deneyimlemeler ile yeni nöral bağlantılar kurulması yoluyla, işlevsel olmayan geçmiş örüntülerimizin yerine yenilerini ekleyebiliriz. Bu da beynimizin, yeni sinir bağlantıları oluşturabilme becerisi sayesinde, bugünde yaşadığımız problemlerle daha işlevsel şekilde baş etmenin yollarını öğrenebileceğimiz anlamına gelmektedir.
Fakat tahmin edileceği üzere, bu değişimler bir anda oluşmaz; yeni sinir bağlantıların kurulabilmesi, yeni farkındalık kazandığımız ve deneyimlemeye başladığımız bilgilerin tekrar tekrar pratik edilmesiyle mümkün olacaktır. Bu yüzden psikoterapi süreci sihirli bir değnek dokunmuş gibi bir anda değişim sağlamaz; değişim zaman, emek ve pratik ile gelir.
Konuyla ilgili sorularınız ve yorumlarınız olursa bizlerle paylaşmanızı çok isteriz. Bizlere buradan ya da sosyal medya kanallarımızdan ulaşabilirsiniz!
Sevgiler;
Uzm. Klinik Psikolog Ecemnur Terzi
Pelen Psikoloji uzman kadrosuyla Kurtköy, Pendik bölgesinde bireysel psikoterapi, online psikoterapi, çift-eş terapisi, ergen terapisi, kurumsal danışmanlık ve psikolojik testler hizmeti vermektedir.
Comments